Yav ne oldu bana anlamadım, mim cevaplamayı falan pek sevmezdim, bir haftada ikincisini cevaplamaya başladım. Yaşlanıyorum azizim, ondandır sebep...dersem de inanmayım, Fermina adımı zikreder de ben yapmam mı istediğini, cümle mimler köpeği olsun onun da evdeki köpek sayısı üçe çıksın. Yalnız ricam Koko ve Kudi'yle uyumlu olması bâbında "Mim" ismini "Kim" olarak değiştirmesi şeklindedir. Şimdi gelelim sınav sorularına:
1- Hayatında deliler gibi mutlu olmana sebep olan bir an var mı?
Deliler gibi olmasa da mutluluğun anlık olduğuna inanan biri olarak epeyce var olduğunu düşünüyorum. Düşünüyorum düşünmesine de şak diye aklıma gelmiyor işte. En iyisi Fermina'dan kopya çekeyim. 7-8 yıl önceydi, annemi yeni kaybetmiştim, ruh halim dibe vurmuştu, infilak etmek üzereydim ki kuzenim İstanbul'a davet etti. O kadar uzun süredir gitmemiştim ki hiç görmemiş gibiydim (şöyle diyeyim en son gittiğimde henüz ilk köprü bile yoktu), işte otobüsle İstanbul'a girerken Köprü'dan gördüğüm Boğaz manzarası zihnime film karesi gibi çakıldı, salakça bir mutluluk kapladı her yanımı uzun zamandan sonra ilk kez. Şimdi ne zaman İstanbul deseler gözümün önüne ilk gelen budur:
Sanırım İstanbul, Boğaz, manzara bahane ortamdan ayrılıp kafayı değiştirme şahane idi...
2- Şimdi oralarda olmak vardı dediğin bir yer? Bir mekan? Bir şehir?
Artık oralarda olmak imkansız olsa da-çünkü artık yok-Niğde'de, büyük teyzemin muhteşem bahçesindeki minik yazlık evde, kuzenlerimle birlikte olmak isterdim.
3- Bugünlerde en çok dinlediğin şarkı?
Fazıl Say'ın "İlk Şarkılar" isimli son albümünden "İnsan İnsan" isimli parça. Fazıl Say çalmış, Güvenç Dağüstün, Selva Erdener, Burcu Uyar ve Cem Adrian ses vermiş. Şu anda da o çalıyor zaten...
4- Giymekten keyif aldığın ayakkabı hangisi, ne tür? Peki ayakkabı numaran kaç?
Off of, en derin yarama parmak basıldı. Ne yazık ki giymekten keyif aldığım ayakkabıyı giyebilme lüksüm yok. 36 ile hayata atılan ayaklarım şu an 38 i görmüş 39'a göz kırpıyor durumda. Ayrıca sağ tekine şık bir kemik ve her ikisine de muhtelif nasırlar eklenmiş olduğu için keyif almasam da rahat ettiğim ayakkabı türü spor ayakkabılar ve Berkemann sandaletlere dönüştü. Oysa sivri burunlu orta boy ince topuklu ayakkabı türünden nasıl keyif alabilirdim, kader utansın...
5- Bana giyim tarzını anlatır mısın?
Yıllarca öğretmen olarak görev yaptığım ve o yıllarda pantolon yasak olduğu için elbise ve etekten bıktım. Emekli olduğumdan beri kot ya da kanvas pantolon üstü tişört, V yaka kazak en favori giysilerim, fular çok kullanırım. Biraz şık giyinmem şartsa siyah etek üstü uzun gömlek ya da siyah ağırlıklı dökümlü bir bluz yeterli olur.
6- Uğurlu bir eşyan var mı?
Uğur atfetmesem de mavi taşlı gümüş bir yüzüğüm var, her an takmam ama şehir dışında gittiğim her yere yanımda götürürüm.
7- Tahammül bile edemediğin yemek ya da lezzet?
Kelle-paça, mumbar dolması, kokoreç. Asla...
8- En çok sevdiğin film sahnesi?
"Muhsin Bey" filminde Şener Şen'in çiçeklerine su verirken onlarla konuştuğu sahne. Bir de "Şaka ile Karışık" filminde Ofsayt Osman'ı canlandıran Sadri Alışık'ın final sahnesi:
9- Şiir, öykü vs. içinde geçen en sevdiğin kitap cümlesi?
"Mutfaktan akşam yemeği hazırlıklarının sesleri geliyor. Tabak çatal çınlamaları.
Hemen bir kekik kokusu uydurdum uzaktan gelen.
Sonra da ağlayacağım."
Füruzan/Parasız Yatılı-Taşralı öyküsünden
10- Türkçe haricinde hangi dile ilgi duyuyorsun, ya da hangisini konuşmak isterdin?
Yabancı dillere ne kadar meraklıysam o kadar az konuşabiliyorum. Almancam kayboldu gitti, oysa Alman Kültür'ün ileri kuruna kadar çıkmıştım çetin ceviz bir sınavla. İngilizce'yi şakır şakır konuşmak isterdim, keyfim için İspanyolca ve İtalyanca. Bir de şair Prevert'i ana dilinden okumak için Fransızca. Estetik olarak çok güzel olduğundan Japonca da öğrensem fena olmazdı yani. Neyse ben Türkçe'yi unutmayım da gerisinden vazgeçtim :)
11- Gözlük ya da lens kullanıyor musun?
İlkokul sondan beri miyobum, liseyi bitirene kadar gözlük kullandım, kullandıkça numarası ilerledi. Son sınıfta çıkarıp attım, gerilemeye durdu. Şimdi sadece sinema, tiyatro gibi mekanlarda sahneyi, perdeyi görmek için kullanıyorum ama ben de Fermina gibi uzağı görmek için gözlerimi kısıyorum, erkenden kazayağı sahibi oldum o sayede :) Sürekli taksam yakını görmem zorlaşıyor. Küçük yaşta uzun süre gözlük takmanın ödülü olarak da yaş icabı kullanmam gereken yakın gözlüğüne ihtiyaç duymuyorum.
12- Alışverişini yapmaktan en çok hoşlandığın şey nedir?
Kitap, kırtasiye ve hür türlü ıvır zıvır...
13- İnternet hiç yokken hayatımda .......... vardı.
İnternet yokken hayatımda olanlar yine var, sadece okuduğum kitap sayısı biraz düştü ama yine de normal bir insana göre çok fazla sayıda okuyorum. İnternet hayatımda olan hiçbir şeyi yoketmedi aksine zenginleştirdi.
14- Şans mı? Tesadüf mü? Kader mi?
İnanmak istemesem de üçüne de inanıyorum, denendi çünkü...
15- Ekşi mi? Tatlı mı? Acı mı? Sade mi? Şu anki hayatını tamlayacak en yakın lezzet hangisi?
Ortaya karışık, hep de öyle oldu zaten.
16- İkinci bir şansın olsa kim olarak dünyaya gelmek isterdin?
Kim? Yerinde olmaya özendiğim biri yok ama yazar olmak isterdim veya çok iyi kanun çalan bir virtüoz.
17- Başka bir mesleği seçecek olsaydın bu ne olurdu?
Böyle bir imkan gerçekleşecek olsaydı işte o deliler gibi mutlu olduğum an olurdu. Mesleğimi hiç sevmedim, şu anda en çok emekliliğimi seviyorum ama başka bir meslek seçmem mümkün olsaydı kesinlikle sanatla ilgili olurdu ya da müzikle. Yukarıda da yazdım ya kanun sanatçısı olmak isterdim ya da ud. Ressam, tiyatro oyuncusu, yazar, mimar, hatta sanat tarihçisi olabilirdim. Ola ola en sevmediğim branşın öğretmeni oldum. Gel de kader deme...
18- Birgün mutlaka bu duyguyu tatmalıyım dediğin bir olay var mı?
Yazarının yalnızca ben olduğum bir kitabın çıkması hoş olurdu.
19- Hayatın boyunca en nefret ettiğin insan özelliği?
Fesat, iki yüzlü ve demagog insanlardan kesinlikle nefret ederim. Kendiyle dalga geçemeyen egosu şişkin insanlara tahammülüm yok. İnatçı ve sabit fikirliler de uzak dursun mümkünse benden...
20- Rüyaların gerçekliğine inanır mısın? Rüyalarını dikkate alır, hatırlar mısın?
Rüya görmekten hiç hoşlanmıyorum, keşke bir imkan olsa rüyaları ameliyatla aldırsak :) Aynı kötü rüyayı 22 yıl arayla gördüm ve rüyaya konu olan kişi-ki o dayımdı-birinde ağır yaralandı, diğerinde öldü. Her akşam benzer bir rüya görürüm korkusuyla giriyorum yatağa. O yüzden rüyalar olmasa hayatımda hiçbir şey eksilmez.
Oy pek uzunmuş yahu, yazdım da yazdım. Haydi blog dostlarım hiçbirinizi zorlamıyorum ama gönüllüyseniz buyurun buradan yakın :)
No comments:
Post a Comment